31 Mayıs 2009 Pazar

27 Mayıs 2009 Çarşamba

au revoir bebe







"hei hei hei" spirit has just left. hope to crash again!

this is how we do



oh yeah (because when you say, it makes us cooool)

husky rescue-nightless nights

25 Mayıs 2009 Pazartesi

çok

"kolay gelsin" "eline sağlık" ingilizce diyememek koyuyor.

24 Mayıs 2009 Pazar

mide oturtması

"oo havada kararıyor gidip bişiler yiyeyim" diyip saatin 11 olduğunu fark etmek.

23 Mayıs 2009 Cumartesi

beni bu havalar..

Durmadan Türkiye'deki hava durumuna bakmak alışkanlık haline geldi son günlerde. Sonra İzmir'deki 33 dereceyi görünce ben o havayı burda haziranda bile nah görürüm diyorum. Sonra yetinmeyip ankara'nın yağışlı olduğunu görüyorum. Defne hadi yine iyisin. bense çıkıp şimdi havamı alıcam.

22 Mayıs 2009 Cuma

siks oonmä suruinen*

the organ-love love love
sonra sırtımı kızgın çatıya verip izliycem.





*that's why I am sad

20 Mayıs 2009 Çarşamba

merhaba avrupalı! ben apaçiyim.

nedense avrupalı insanı bi bok sanma bunun karşısında utanma gücenme eziklik duygusu vardır bazen. buradaki altı aylık tecrübemden ve tanışıtığım insanlardan yola çıkarak diyebilirim ki hayatımda hiç bu kadar apaçi sürüsüyle tanışmamıştım.
evet çünkü ben tanıştığım kebabçılarlar ahbaplık kurup bisiklet mafyası kurmuyorum. ya da bar tuvaletlerinde çaldığım bardaklara çantamdan bira doldurmuyorum. yaşadığın yerden bi habersin, yuvarlanıp gelmen lazım.
sizi tanıdığıma memnun oldum lan. özellikle gelip gelip "keh keh kendini avrupalı görüyor musun? ne zaman birliğe giriyosunuz?" sorularına cevap vermekten ayrı bir zevk duydum.





istemiyorum anne!
çünkü hala "puhahuahua" diye güldüğün için oluyor hep bunlar.

6 Mayıs 2009 Çarşamba

veee kuzeyine

bugün akşam stockholm'e doğru yola çıkıyorum. yine bir feribot seferi beni bekliyor. 8 mayıs'ta yeah yeah yeahs konserine gidiyorum. veeeee sonrasında oslo üzerinden lofoten adalarına gidiyorum. kalıcak yer hiç bir şey ayarlayamadık. artık orda ne olur bilemiyorum. ama "midnight sun"ı ucundan yakalıcağımız kesin.

5 Mayıs 2009 Salı

geçenlerde yolda yürürken bir delikanlı bağıra bağıra asfalt yola "nasılsın?" diye soruyordu. sonra otobüse bindim. şöför HIM'den "join me in death" dinliyordu. sonra "I will survive" ın fincesi çalmaya başladı.

işte bu yüzden bu ülkeyi seviyorum.