30 Mart 2009 Pazartesi

ben her gün pilav yemem.

burda her çeşmeden su içişimde melih gökçek'i düşünüyorum.
şimdi ankara'da da herkes bir bardak soğuk su içiyordur.
dün gece olanları burdaki bi arkadaşıma anlattım ve şöyle dedi :

"it's quite shitty to grow up in a society without dreams"
şimdi kimse kusura bakmasın ama mınakodunuz lan ankara'nın!
gidin kızılay meydanına benim için bir kaç tane daha plastik palmiye dikin ama mor ışıklandırmalı olsun, mümkünse fıskiye kenarı. oh yazın tiril tiril.

29 Mart 2009 Pazar

en son saksıdaki palmiyenin altında kalıyordum.

evet dün gece tampera'ya gidicektik ama hava koşullar el vermedi. dedik bari çıkıp bir şeyler içelim. bu sırada joonas aradı hadi sende gel dedim. kendisini beni finlilerle kaynaştırdığı için çok seviyorum. durum böyle olunca bizi bir arkadaşının evinde parti varmış oraya götürdü. ve gidince gördüm ki bu arkadaşı geçen sene Bilkent'te olan Niko'ymuş meğersem? Hatırladınız mı? Ben hatırlamadım şahsen. Çünkü kendisi çok affedersiniz vurucam kırbacı diye haykıran şişko nuri gibi olmuş. Herkes sıraya girmiş bayram günü gibi tokalaşıp ismini söylerken sıra bana geldi. "aaa Derya ben seni biliyorum Ankara'dan dedi" ben: "hııı pek bi değişmiş sen ya" demekle yetindim. Dünya fazla yuvarlak derim. Seviyorum böyle şeyleri. Neyse sonra bu evdekilerin keyfini bozmuşuz gibi oldu ve bizle pek ilgilenmediler. Bizde çıkıp başka yere gitmeye karar verdik. Kendimiz bir Meksika barında bulduk, Erasmusculardan arınmış daha keşfedilmemiş. Çılgınlar gibi gitar çalan casanova şarkıcı sağolsun ilgisini hiç eksik etmedi bizden. Burdaki 3 aylık yaşamımda en ucuz içkimi içtim. 1 litre margarita 16 Euro!!! Evet evet bu yer sır kalmalı. Gecenin sonundan aklımda kalan hiç bir latin dansını beceremeyişim ve gülmekten yanaklarımın acıması... ha bi de palmiye var, tuz ekmek çeviricem.

bu da cuma gecesi olan "baykuş" dinleme gezisinden. eğer sizde dinlemek isterseniz tekbir pozisyonuna geçip sabırla bekliyorsunuz.
hava bok gibi. bütün haftasonu kar yağdı. 21 Mart baharın ilk günüydü. O gün güneşi esirgemedi. Dünde saatler 1 saat ileri alınmış. "Yaz" saati uygulamasıymış. Bak sen şu işe. Biz o sırada kilise çanları eşliğinde karda düşmeden yürümeye çalışıyorduk... Güldüm..

28 Mart 2009 Cumartesi

artık kar yağınca edepli olmayı öğrendim

akşam arabayla tampera'ya gidicektik. bu havada nanay gideriz.

o keki kim yedi hala merak ederim

şimdi budapeşte fotoğraflarına tekrar bakarken aklıma stockholm'de karşıdan bi aile görüp "aha bunlar kesin Türk" deyip Türk çıktıktan sonraki doyumumu, birini bekliyormuş gibi rollere bürünmemi, havaalanında aynı reklamlara milyon defa maruz kaldığımı,misyonerden kaçışımı, bir günde 3 farklı çıkış öğrendiğimi: utgang, kirjata, ulos ve istasyonda serkan'a saldırışımı hatırlayıp bilet gişesinde unuttuğum havuçlu keke yandım.

25 Mart 2009 Çarşamba

bazen


biz webcami delip geçip kavuşmak istiyoruz...

ve şöyle bitmişti



"iki gün hiç durmadan kar yağdı"
dedi.

23 Mart 2009 Pazartesi

huomenta.

merhaba.
şu an dışarda kar yağıyor ve hava -7 derece.
bugün 23 mart.
kiitos.

22 Mart 2009 Pazar

so, i wish you the best

dedi.
allah belanı versin demek istemediyse ne olayım...

THIS IS ERASMUS*

bir daha diyenin ağzının ortasına koyabilirim.



*dün gece eve nasıl geldiğimi hatırlamıyorum.

19 Mart 2009 Perşembe

sinan çetin'le film gibi.



budapeşte mart 2009


*video aplikasyonunu çok seviyorum.
**bi de en yoğun haftamde rekor sayıda entry yapmam daha içler acısı. bu durmadan odayı temizlemeye çalışmam gibi ya da koridorda boş boş yürümem ya da yeni gelen hintli komşumun mutfakta çivili tahtasını çıkarıp üstünde yürümesini beklemem gibi..

derya.fm


"You are now listening to the sound of a nervous breakdown"

18 Mart 2009 Çarşamba

ha bi de bunları dinlemeyi seviyorum

http://www.scandinavianmusicgroup.com/

daha ne yapayım ben sana artık insaf be.

ole hyvä (!)

evet iki ay sonunda tekrar akademik hayatıma dönerek fince sınavıma girdim. oh iyi atlattık derken gelen mail:
Hei Derya!

Sinä sait tentistä 2.

Ystävällisin terveisin
Pirkko

5 üzerinden 2 almışım. 2! kırık mıyım? tamam kabul ediyorum çalışmadım adam gibi. ama fincemlede gurur duyuyorum. gidip "naber ahbap" muhabbeti kurabiliyorum. fince isimleri çok güzel söylüyorum. barda gidip biramı sölüyorum. hatta "o olmaz haci bana ucuzunu" ver diyebiliyorum. yemekhanede öğrenciyim ben diyip ucuza yemek alıyorum. yaşlı adamların konuşmalarını dinleyip her küfür edişlerini yakaladığımda kıhkıh gülmeyi seviyorum. peki banane karnıbaharın, patlıcanın ve bunun gibi türkçede bile ne olduğunu bilmediğim sebzelerden... kiitos Pirkko! (rkk kısmını vurgulu sölüceksin)

perkeleeeeeee!!!!

son tespitim.

şimdi eve dönerken inceledim. eğer bugünden itibaren hiç kar yağmazsa, yerdeki kar 3 haftaya kadar erir bence..

mutfak stories

mutfağa gidip kettle(?)ın sıcak olduğunu görmek bana inanılmaz hisler yaşatıyor. hayır hazır olduğundan değil; "hmmmm benden önce biri buraya gelmiş" duygusu..

17 Mart 2009 Salı

.

sanırım burnum soğuktan büyüyor.

16 Mart 2009 Pazartesi

günün kahramanı






1 ocak 2009, ankara
http://www.youtube.com/watch?v=_bnO6R-Z-u0&feature=related
(video baya kötü)

15 Mart 2009 Pazar

it is getting better and better and better..

feels like: +1 (evet sıfırın üstü hissedebiliyorum!)
humidity: 93%
sunrise:06.49
sunset: 18.32

*everyday*

12 Mart 2009 Perşembe

love can damage your health




indeed.

dertaş soruyor: neden?

neden market reyonları arasında gezinirken içinde 'istanbul istanbul' geçen şarkıyı duyarız. her şey iyi giderken. neyse ben kabak çekirdeğimi alıp bol köpüklü türk kahvemi höpürdetmeye gidiyorum. bay.

10 Mart 2009 Salı

ne zaman gidiyoruz?


biri dışardaki kara artık dur desin!
biri?

8 Mart 2009 Pazar