9 Nisan 2009 Perşembe

riga güzeldi.

evet. ama sanırım beğenmemin sebebi havaydı. 16 dereceden bahsediyorum. montları attırıp çantalara teptirdi. ilk defa etrafımda fransızlar olmadan bi yere gittim. grup: 2 Rus, 1 Alman, 2 Çek, 2 Nepalli, ve 1 izlandalıdan oluşmaktaydı. izlandalı kızla ilk defa orda tanıştım. ama beni hayal kırıklığına uğrattı. içimdeki izlanda aşkını daha fazla alevlendiremedi. hatta söndü diyebiliriz. kalabalık olduğumuz için bazı yerlerde anlaşmazlıklar çıktı. tek başına gezmek en güzeli diye düşündüm yine. kimsenin isteği bi diğerine tutmuyor. ben sabah bir an önce kalkıp gezmek istiyorum. herkeste bi tembellik. gün içinde 3-5 yer görünce "oha ne kadar çok yer gördük" diye bi de oturmuyolar mı deliriyorum. istediğim her yeri göremesem de tatmin edici bir geziydi.
nüfusun %40 ı Rus. sağolsun Rus arkadaşların pazarlık yeteneğiyle ucuza getirdik bazı şeyleri. ama güvenlik burdaki gibi değil. yok sokakta tek başına yürüme çantana sahip ol... Türk biri olarak böyle şeylere alışığım ama Finlandiya'dan gidince tam bir paranoyak oldum. burda çantanı bi yere bıraksan dönüp kimse bakmaz. türkiye'ye dönünce halim pek bir yaman olucak.





evrime inanıyorum.

bu gece turku'ya döndükten sonra eve "tek başıma" yürürken oldu. aklımdan binlerce nehir kenarında işlenebilecek cinayetler geçti. ama kurban rolünde. o sırada yanımdan siyah deri eldivenli bir adam geçti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder